lisedeyken okuldan kaçınca yapılanlar

  • 9. sınıftayken okuldan kaçıp atatürk parkına gitmiştik içinde nikah salonu bulunuyordu.
    bir çift vardı kaçmışlar yıldırım nikahı kıyacaklar, gelin bizi görünce rica etti kimsemiz yok nikahımız kıyılırken yanımızda olur musunuz dedi kabul ettik
    çok fazla alkışlamıştık galiba nikah memuru: "şahitlerin ve şakşakçıların huzurunda sizi karı koca ilan ediyorum" demişti.

  • internet kafeye gidilip cs atılır.

  • bigün kaçtık okuldan çünkü coğrafyadan nefret ederim. yapacak bir şey yok, sadece dersten kaçıyoruz. ayarttım iki gevşeği de, çıktık.
    okuldan çıkar çıkmaz okulun önündeki durakta bi otobüs durdu. dedim atlayalım şuna gideceği yerden geri elbet buraya dönmeyecek mi? o zamana kadar ders bitmiş olur, servislere yetişiriz. dönmüyormuş. biz olaydan 1,5 saat sonra kasketli emmi habitatında çilli horozun kuzularla oynaştığı, köşe başlarında kabuk tarçına benzeyen mahalle gencolarının bize yiyecek gibi baktıkları bir kenar mahallede indirildik. üzerimizde bir karış okul etekleri, yanımızdaki bi kız muhacir; saçları sapsarı ampül gibi parlıyor. middle of nowhere. ayarttığım gevşekler ömürlerinde köy görmemiş, bana ana avrat düz gidiyorlar. bir diğeri “ağlama melis” diyerek öbürüne destek oluyor. dedim indirildiğimiz yerde bekleyelim, elbet bir otobüs geçer. 10 dakika, 20 dakika, yarım saat, 45 dakika. mahalleli yavaş yavaş toplanıp kafesteki tropik hayvanmışız gibi bizi izliyor. dedim ben birini bulayım, sen tut melisi bayılmasın. bi emmi buldum. “ileride bi yokuş var oradan inin, yolun karşısına geçin oradan geçer” dedi. aldım bunları gittik yokuşa ama yokuş değil end of the world. grand canyon. altımızda hap kadar etekler, yanımızda bir doğal sarışın, bir natural born melis, ben de obabaşı şaban, saçmasapan bir yerdeyiz. allahtan bi otobüs geldi, atladık gittik. o da ulus’ta bıraktı zaten. daha büyük bir hayatta kalma savaşı. doğal seleksiyonun iki azılı sınavını eledik o gün.

    o gün öğrendik ki, her otobüs ring yapmıyomuş.

  • (bkz: counter strike 1.5)